İstanbullu Gelin dizisinin başrollerini Özcan Deniz ve Aslı Enver paylaşmaktadır. Özcan Deniz; Faruk karakterini, Aslı Enver; Süreyya karakterini canlandırmaktadır. Dizinin çekimleri Bursa’da olmaktadır. Yer yer yurt dışına da çıkılmıştır ancak ana çekim yeri Bursa ve çevresi olmaktadır. İki iyi oyuncu birbirlerine çok aşık olup kısa bir sürede evlenmiştir. Faruk’un annesi Süreyya’yı kabul etmemektedir. Çünkü Faruk için düşündüğü bir kız zaten vardır. Ancak annesinin bilmediği bir durum oluşur. Faruk 4 erkek kardeşin en büyüğüdür. Faruk için düşünülen kıza, Fikret aşıktır. Kız da Faruk’a aşık olmasına rağmen evlendiğini gördüğü için ve sırf onunla aynı çatı altında bulunabilmek için kardeşi olan Fikret’le evlenir.
Lüks bir konakta çok kalabalık yaşayan bir aile olmuşlardır. Ama ne aile! Herkes herkesin kuyusunu kazmaya başlamıştır. Ellerindeki tüm imkanlara ve servete rağmen evin içindeki herkesin içinde bir umutsuzluk ve mutsuzluk vardır. Sonra bir mucize olur ve Süreyya ile İpek aynı zamanlarda hamile kalırlar. Ancak Süreyya’nın mutluluğu yarım kalır. Süreyya’nın bebeği hastadır ve daha doğmadan bebeğini kaybedebilir. Bu yüzden aşırı dikkatli olan Süreyya, bir gün eşi Faruk ve eski sevgilisinin fotoğrafını görür. Geçirdiği şok ile bebeğini kaybeder. Çünkü eski sevgilisi aslında hayatlarına çoktan sızıp Süreyya ile arkadaş olmayı başarmıştır. Tüm gerçeklerle yüzleşen ve bebeğini kaybeden Süreyya veda bile etmeden yurt dışına gider, yeni bir başlangıç yapar.
Belli bir süre ayrı kalan ve izini tamamen kaybettiren Süreyya’ya en sonunda Faruk Prag’da ulaşmayı başarır. Gider konuşur gönlünü almak ister ve günlerce bunun için çabalar. İkisi de çok seviyordur ancak artık güvenleri kırıktır. Boşanma niyetinden vazgeçmeyen Süreyya barışmak istemez. Daha sonra Bursa’ya yalnız dönen Faruk, eski sevgilisi ve oğluyla birlikte yeni bir adım atar. Evet! 10 yıl boyunca mecburen gizlediği bir oğlu vardır bu eski eşinin. Begüm.. O da kendince haklı sebeplere sahiptir. Aile olabilmek için umutlanmıştır. O sırada Süreyya hırslanır ve tekrar barışmak için Bursa’ya döner ve boşanmaktan vazgeçer.
Tüm bunlar olurken İpek, yani Fikret’in eşi doğum yapar. Doğumu psikolojisini çok etkiler ve bir süre bebeğiyle ilgilenmez. Çünkü sevmediği adamdandır… O sırada bebeği büyüten tabii ki Süreyya’dır. Bu onları daha da bağlar. Bebeğe geceleri ninniler ve şarkı söyler. Ara ara üzüldüğünü görebilirsiniz ama bu bebeğe olan hasretindendir. Çok iyi niyetli olan Süreyya sürekli çevresi tarafından hor görülür. Onu seven çok insan vardır ancak o sevdiklerini üzmemek için Faruk’un annesinden gördüğü muameleyi fazla anlatmaz. Yinede güçlü duran bu karakter yeri gelince herkese baş kaldırır. Hatta Esma Hanım yani Faruk’un annesi, fark ettirmeden aslında Süreyya’dan büyük ölçüde çekinir.
Esma Hanımın bir diğer oğlu Osman’da daha önce İstanbul’da Süreyya’yı şarkı söylerken görmüş ve orada aşık olmuştur. Ancak daha tanıma fırsatı bulamadan abisi ile evlenmesi onun için büyük bir hüsran olmuştur. Kendine engel olmaya çalışan iyi niyetli Osman bir anda Süreyya’nın evdeki en iyi arkadaşı olur. Ne zaman kötü olsa yanına koşar ve destek olur. Kimseye aşkını ve sevgisini fark ettirmez. Kendi halinde kitaplarını okur, sevgisini yazar… Osman’dan bir küçük olan kardeş de Murat’tır. Murat biraz daha deli dolu, motor tutkunu bir çocuktur. Gezer, tozar sonra yine evine gelir. Motor tutkusu bir gün başına bela olur. Geçirdiği büyük kazadan sonra felç kalmıştır. Ancak kısa bir süre sonra toparlamıştır. Bu süreçte ailesi ona büyük destek vermiştir.
Bu dizinin yaşanmış, gerçek bir hikayeden olması ayrıntısı da benim ayrıca dikkatimi çeken bir unsur olmuştur. Eğer sıcak, samimi bir dizi arıyorsanız size içtenlikle tavsiye ederim. Tüm iyi ve kötü yanlarıyla işlenen karakterlerde kime hak verirsiniz, kimi desteklersiniz size kalmış. Daha birçok ayrıntısı bulunan bu güzel diziyi ben severek izliyorum. Siz de kaçırmayın… 🙂