Her bir yanı ayrı güzel olan ülkemizde yavaş yavaş alıştığımız hatta bazılarının hiç alışamadığı daha doğrusu kabul etmediği sorunlar var. Bunlar bizim ülkemizde sorun olarak görülse de çoğu ülkelerde zeka örneği olarak bilinir ve çok değer görür. Bu sorunlardan birisi, Sanat’tır. Aslına baktığımızda sanat çok geniş bir kavramdır. Bir çok dalı vardır. Halk arasında en çok bilinen çeşidi güzel sanatlardır. Güzel sanatlar üçe ayrılır; Görsel ( Heykel, Mimari, Resim ), İşitsel ( Müzik ve Edebiyat) , Ritmik Dramatik ( Opera, Tiyatro, Pandomim, Dans) .
Sanat bir çok çeşide ayrılsa da bizim günlük hayatımızda karşımıza çıkan yönü budur. Peki hayatımızın bir çok yerinde bulunan bu sanat neden değer görmez ? Neden bir meslek olarak sayılmaz ve dikkate alınmaz ?
Aslında her toplum sanatla iç içe yaşar. İnsanlar yolda, arabada, evde, şirkette kısacası her yerde müzik dinlerler. Sorarlar mı hiç bu müzik nasıl oluyor diye ? Sormazlar tabiki de. Ya da “ Heykelciliği kim önemser artık böyle bir meslek yok “ diyenler bile vardır. Peki evlerine mobilya alırken özel tasarım isterler de, o oymacılığın şekillendirmenin nasıl yapıldığını , neye dayandığını sorarlar mı ? Sormazlar, ama her insan hayatının belli başlı kısımlarında sanata ihtiyaç duyar. Sanat peşinden sevgiyi de getirir. Sanatın olduğu ortamda sevgi de vardır. Bu yüzden sanatkarlık duygusu her insanda olmaz. Ancak üzülerek söylüyorum ki sadece bu duygunun olması bazen yeterli olamıyor. Bunun sebebi ise tamamen size anlattığım olayla ilgili.
Sanat bölümü okuyan insanlar meslek bulamıyor. Türkiye ‘de meslek bulabilmeniz için Avukat, Doktor, Mühendislik vb. şeyler olmanız gerekiyor. Buda insanların hayatının şekillenme oranını azaltırken sevdiği işi yapmaktan da uzaklaştırıyor. Tabi bunun yanı sıra illahi de sanatçı olacağım deyip sanat bölümü okuyanlar da var. Bu insanların birazı yabancı ülkelerde şansını deniyor – çünkü orada bu iş değerli- veya ajanslara başvuruyor , tanıdık birisini bulup oradan yol almaya çalışıyor. Bunların hiçbirini yapamayanlar ise ya farklı bir mesleğe başvuruyor. Yada gönüllü olarak sanat merkezlerinde çalışıyor.Peki sizce bu durum ne kadar doğru ?
Ben kesinlikle doğru bulmuyorum. Yapılan ve özen gösterilen her iş bence değerlidir. İnsanların sayısal değerli şeylerin yanı sıra duygusal anlamda size huzur veren şeyleri de sevmesi gerekiyor. Ulu Önder Atatürk ‘ün de dediği gibi “ Sanatsız olan bir milletin, hayat damarlarından biri kopmuş demektir.” Ve sanat bir ruhun zaferi demektir. Bu yüzden sanatı sevin ve koruyun.